Patentin önemini kavramadan Ar-Ge ve inovasyondan söz edebilmek mümkün değil… Teknolojik anlamda küresel rekabetin içinde yer almak istiyorsak bunun için olmazsa olmaz birkaç kriterden biri kuşkusuz patent. Bu açıdan bakıldığında yüksek teknoloji üreten ülkelerle aramızda epey mesafe olduğu görünüyor… Kısa bir süre önce yayınladıkları “Türkiye’nin Patent Raporu-2020” ile ekosisteme oldukça anlamlı veriler sunan PatentEffect’in kurucu ortağı Mustafa Çakır, patent dünyasına ilişkin detayları GasteTECH’e anlattı…
Mehmet Yücel
∎ Geçtiğimiz günlerde “Türkiye’nin Patent Raporu-2020”yi yayınladınız… Buradan başlayalım isterseniz, rapor nasıl doğdu?
“Türkiye’nin Patent Raporu” projesi aslında 2019 yılında başladı. İlk raporumuzu geçen yıl Nisan ayında yayımlamıştık. Bu sene Türkiye’nin önde gelen patent ve hukuk firmalarının sponsorluk destekleri ile ikinci raporumuzu yayımladık.
“Türkiye’nin Patent Raporu”, Türkiye’nin teknoloji geliştirme-ticarileştirme yetkinliklerini patent verisi ile ortaya çıkarmak ve patent ekosistemimizin gelişimini görünür kılmak misyonuyla ortaya çıktı. Bu raporu her yıl düzenli olarak yayımlayacağız ve patent performansımızın gelişimini gündemde tutacağız. İlgilenenler www.patentraporu.com adresinden ücretsiz olarak indirebilir.
∎ Rapor büyük bir ilgi gördü, yankıları hâlâ sürüyor… Bunu neye bağlıyorsunuz?
“Türkiye’nin Patent Raporu”, daha önce Türkiye’de hiç yapılmayan bir çalışma. Herkesin kolaylıkla ulaşamadığı verileri ortaya koyması sebebiyle oldukça ilgi gördü. Diğer yandan da Türkiye’nin en önemli patent firmalarının raporu desteklemesi, yayılımına yardımcı olmaları da başarıda büyük bir etken. Raporda; patent şampiyonu firmalar, üniversiteler, ticarileştirme şampiyonu üniversiteler, patent sahibi start up firmalar ve patent sahibi start uplara ev sahipliği yapan teknoparklar gibi kategorilerde lider kurumları listeledik. Patent konusunda başarılı olan bu kurumların kendilerini bu listelerde görmeleri onları çok mutlu etti ve raporun yaygınlaşmasında büyük rol oynadılar.
∎ Rapor için, “bir milat anlamı taşıyor” diyebiliriz…
“Türkiye’nin Patent Raporu”, ülkemizde yapılan ilk ve tek çalışma örneği olma özelliğini taşıyor. Üstlendiği misyon ile Türkiye’nin patent performansının iyileşmesine katkı sağlıyor. İnovasyon, patent, teknoloji transferi ve girişimcilik konularında Türkiye’nin gücünü artırmasını amaç edinen tüm kurumları misyonumuza ortak olmaya davet ediyoruz.
Rekabet avantajı
∎ Patent neden çok önemli?
Patent hem makro ekonomik açıdan ülkelerin hem de mikro açıdan kurumların, firmaların, araştırma merkezlerinin, üniversitelerin ve start up’ların inovasyon performanslarının ölçümlenmesinde kullanılan en önemli parametrelerden biridir. Çünkü “yenilikçi teknoloji geliştirme ve ticarileştirme” kavramını konuşmaya başladığımızda karşımıza patent ile koruyarak rekabet avantajı sağlama ve patentten değer üretme stratejisi çıkıyor. Patentlenebilirlik kriterlerini karşılayan yenilikçi teknolojiler birer patent belge numarası aldığında, işte o zaman inovasyon performans karşılaştırmalarında önemli bir gösterge haline geliyor. Çünkü patentler, inovasyon odaklı şirketler ve kurumlar için bir rekabet avantajı oluşturma aracı olarak kullanılıyor.
ABD, Çin, Güney Kore, Japonya önde
∎ Patent dendiğinde gelişmiş dünya ne anlıyor, biz ne anlıyoruz?
Patent kavramı tüm dünyada aynı olmasına rağmen kimi ülkeler bu alanda çok yetkin, kimi ülkelerse çok geride. Ekonomisi güçlü ve ihracat odaklı olan ülkelerin patent konusuna daha fazla yatırım yaptığını görüyoruz. ABD, Çin, Güney Kore, Japonya patent başvurularında uzun yıllardır lider durumdalar. Tabii bu noktada dikkat çekilmesi gereken bir nokta da şu; bu ülkelerden çıkan Apple, Samsung, Sony, LG gibi inovasyon odaklı dev firmaların büyük patent portföyleri kendi ülkelerinin patent liderliğinde ipi göğüslemelerine büyük fayda sağlıyor.
“İnovasyon odaklı şirketlerimizin hem patent portföylerini büyütmeleri hem de bu patentlerden lisanslama geliri elde etmeleri yönünde kapsamlı teşvikler oluşturulmalı.”
∎ Bizim eksiğimiz ne, üstesinden gelmek için neler yapmalıyız?
Ülkemizde de benzer şekilde Arçelik, Vestel, Turkcell gibi büyük şirketlerin başvuruları Türkiye’den çıkan patent başvurularının büyük çoğunluğunu oluşturuyor. İnovasyon odaklı şirketlerimizin hem patent portföylerini büyütmeleri hem de bu patentlerden lisanslama geliri elde etmeleri yönünde kapsamlı teşvikler oluşturulmalı.
∎ Asya giderek öne çıkıyor… Patent açısından dünyada öne çıkan bölgeler ve ülkeler hangileri?
Son yıllarda patent başvuru sayılarında Asya’nın liderliğini görüyoruz. 2019 yılında tüm dünyadan yapılan patent başvurularının yüzde 65’i Asya ülkelerinden çıktı. Özellikle Çin, Güney Kore ve Japonya bu konuda zirvede yer alıyorlar.
Sıralamanın gerisindeyiz
∎ Biz bu sıralamanın neresinde yer alıyoruz?
Türkiye’den yapılan yerli patent başvuru sayısı 2020 yılında 8 bin 200 idi. Başvuru sayısı bir önceki yıla göre artmaya devam ediyor ancak diğer ülkelerle kıyaslandığımızda, özellikle G-20 ülkeleri ile kıyaslandığımızda sıralamanın gerisindeyiz. Bu noktada kıyaslama için Avrupa patent başvuruları ve uluslararası patent başvurusu (PCT) rakamlarını inceleyerek de karşılaştırma yapabiliriz. Patent Effect’in en son yayımladığı Türkiye’nin Patent Raporu 2020’ye göre (www.patentraporu.com) Türkiye’den yapılan Avrupa Patent (EP) başvurusu sayısı 2020 yılında 594 olarak kayıtlara geçti. Son 5 yılda yüzde 26 artış gerçekleşmesine rağmen İsrail, İrlanda, Hindistan gibi ülkelerin gerisinde kaldık. Avrupa Patent (EP) başvurusunda ABD 44 bin 293 ile birinci sırada yer aldı. PCT başvurularımızda ise yine geçen seneye göre artış olmasına rağmen (2020 yılında 1.705 başvuru) diğer ülkelere kıyasla zayıf durumda olduğumuz ortaya çıkıyor. PCT başvurularında zirveyi yaklaşık 68 bin ile Çin, yaklaşık 60 bin ile ABD ve yaklaşık 50 bin ile Japonya paylaşıyor.
İstanbul, Ankara, Bursa
∎ Ülkemizde öne çıkan bölgeler, iller hangileri?
1995-2020 yılları arasında en fazla patent başvurusu yapılan şehir tahmin edilebileceği üzere İstanbul. İkinci sırada Ankara’nın, üçüncü sırada ise Bursa’nın yer aldığını görüyoruz. 2020 yılı sonuna kadar en az patent başvurusu yapılan şehirler arasında Ardahan ve Ağrı ilk iki sırada yer alıyor. Bölgesel yetkinliğe baktığımızda ise yaklaşık 45 bin başvuru ile Marmara Bölgesi’nin açık ara lider konumda olduğunu görüyoruz. İç Anadolu bölgesi ikinci, Ege Bölgesi ise üçüncü sırada yer alıyor.
∎ Hatırladığım temel bir veri var; ABD’li IBM’in 2020 yılında aldığı patent belge sayısı yani tescil edilen patent sayısı 9 bin 130 iken, ülkemizde aynı yıl sadece 2 bin 214 patent belgesi alınmış. Bunu nasıl yorumlayacağız?
85 milyon nüfuslu Türkiye’den bir yılda sadece 2 bin 214 tescil edilen patent çıkması ülkemiz için üzücü olmasına rağmen önümüzde bir fırsat olduğunun da göstergesi. Ar-Ge, inovasyon ve girişimcilik alanlarında geometrik bir şekilde büyümemizi sağlayacak özgün politikalara ihtiyacımız oldu aşikâr. Genç ve yetişmiş insan gücümüz ile bu durumu fırsata dönüştürebilir ve önümüzdeki yıllarda patent sayılarında da rekabet edebiliriz.
Ticarileşme yolcuğunda avantaj
∎ Patent ve inovasyon ilişkisi konusunda söyleyeceklerinizi merak ediyorum?
Her patentli teknoloji için inovasyondur denilemez. Bir buluşun inovasyon kategorisine girebilmesi için ya başarılı şekilde ticarileşmesi ya da toplumsal fayda sağlaması gerekir. Bu noktada patentli teknolojileri birer inovasyon adayı olarak görebiliriz. Çünkü, patent ile korunan buluşlar bir ticari amaç veya toplumsal fayda hedefiyle çalışmalara konu olur. Her patent ile korunan icattan bir inovasyon çıkmaz, ancak ikisi arasında pozitif bir korelasyon olduğunu söyleyebiliriz. Yani patent ile korunan bir icadın başarılı bir iş modeli ile inovasyona dönüşmesi durumunda, patent bu ticarileşme yolcuğunda sahibine çok önemli bir rekabet avantajı sağlar.
“Patent, inovasyon ve girişimcilik kavramlarını iliklerimize kadar hissedebilmemizi sağlayacak bize özgü ulusal politikalara ihtiyacımız var.”
∎ Bu anlamda gördüğünüz eksikler neler?
Ar-Ge ve inovasyon temelli çalışmalar için devletin çok önemli teşvik mekanizmaları mevcut. Ancak halen ülke olarak fikri ve sınai mülkiyet haklarına gereken önemi gösteremiyoruz. En temel sorunumuz Ar-Ge ve inovasyon konusundaki kültür ve yaklaşım eksikliği. Patent ve inovasyon konularının ilkokuldan başlayarak üniversite hayatına kadar günlük yaşamın içerisine yeterince nüfuz edemediğini düşünüyorum. Patent, inovasyon ve girişimcilik kavramlarını iliklerimize kadar hissedebilmemizi sağlayacak bize özgü ulusal politikalara ihtiyacımız var.
Tescil edilme oranı yüzde 30
∎ Son yıllarda patent başvurularında ciddi bir artış gözleniyor ama bu artışın tescillenen patent sayısına yansımadığı görülüyor… Oran neden bu kadar düşük?
Bir patent başvurusunun tescil edilebilmesi yani patent belgesi alabilmesi için üç farklı patentlenebilirlik kriterini sağlaması gerekiyor. Bu kriterler şunlar:
- Yeni olması
- Buluş basamağının olması
- Sanayiye uygulanabilir olması
Yapılan patent başvurusu, bu kriterlerin hepsini bir arada karşılıyorsa ve başka bir hukuki engel yoksa patent belgesi alabilir. Bu durumda tescil olan yani patent belgesi alan buluş, üçüncü kişiler nezdinde hukuki bir koruma elde eder.
Patent Effect’in analizlerine göre Türkiye’den çıkan yerli patent başvurularımızın tescil edilme oranı ortalama yüzde 30 civarında. Bu sonuç, yaptığımız patent başvurularının neredeyse yüzde 70’inin patentlenebilirlik kriterlerini taşımadığının önemli bir ifadesi.
Buluşlarımızın sayısı düşük
∎ Çok düşük bir oran değil mi?
Evet. Dünya genelinde geliştirilmiş teknolojilere kıyasla yeni sayılabilecek özelliklere sahip buluşlarımızın sayısı çok düşük. Bu da bize şu gerçeği gösteriyor; ya gerçekten yenilik kapasitesi çok yüksek icatlar geliştirmekte zorlanıyoruz ya da patent başvurusu yapmadan önce yeteri kadar patent araştırması yapmadığımız için daha önce başkalarının geliştirdiği buluşlarla çok benzer özellikler içeren çalışmalar için patent başvurusu yapıyoruz.
Mustafa Çakır kimdir?
On iki yılı aşkın süredir patent, teknoloji transferi ve girişimcilik programları konularında çalışmalarını sürdüren Çakır, uluslararası iş tecrübesine sahip bir endüstri mühendisi ve patent vekili. 2019 yılında kurulan Patent Effect’in kurucu ortakları arasında yer alıyor. RTTP ve QPIP sertifikalarına sahip. Türkiye’de patent, teknoloji transferi ve girişimcilik kültürünün gelişmesi, bu konulardaki yetkinliklerin artırılması amacıyla başta LES Turkey Genel Sekreterliği, Founder Institute Istanbul Direktörlüğü ve Teknoloji Transfer Profesyonelleri Derneği Kurucu Yönetim Kurulu Üyeliği olmak üzere çok sayıda organizasyonda görev üstleniyor.