Teknolojik değişim ve gelişim dendiğinde pek çoğumuzun aklına öncelikle endüstriyel alanlar geliyor… Dijitalleşmeyle birlikte kültürel ve sanatsal alanlarda yaşanmakta olan değişimi, dönüşümü çoğunlukla göz ardı ediyoruz. Pek konuşulur olmasa da yaşanan süreç bu alanları da yoğun olarak etkiliyor… Mesleğe 34 yılını veren usta görüntü yönetmeni Ege D.T. Ellidokuzoğlu, sinema ve dijitalleşmeye ilişkin görüşlerini GasteTECH’e anlattı…
Mehmet Yücel
∎ Teknolojik gelişmeleri takip edemez haldeyiz… Baş döndürücü bir hız… Bunun etkilerini eğitimden sağlığa, üretimden tüketime neredeyse hayatımızın tüm alanlarında yoğun bir biçimde görüyoruz… Sinema dünyası nasıl etkileniyor?
Sinema dünyasının teknolojik değişim ve dönüşümü için söyleyebileceğim en önemli nokta şu; yapımlar neredeyse tümüyle dijital kameralarla çekiliyor artık. Bundan kısa bir süre öncesinde de film kameraları ve filmle çekilen yapımlar scanner’larla taranarak dijital ortama aktarılır ve postprodüksiyon aşamaları yani çekim sonrasına ait tüm işlemler dijital bir biçimde gerçekleşirdi. Sonrasında dijital ortamda hazırlanan yapım Ardi Laser ya da muadili araçlarla filme basılır sinemalardaki gösterim makinalarıyla seyircisine ulaşırdı. Şimdi ise yapımların büyük bir bölümü dijital kameralarla çekiliyor. Dijital veriler, dijital ortamlardaki postprodüksiyon aşamalarında işleniyor ve sinema salonlarında dijital gösterim makinalarıyla seyirciyle buluşuyor. Bu noktaya 20-25 yıl içerisinde geldik.
Filmler daha büyük izleyici kitleleriyle buluşabiliyor
∎ Sinema sektörü dünden bugüne nasıl bir değişimin içinde?
En büyük değişim, yapımları, dijital platformlar aracılığıyla istediğimiz anda ve istediğimiz yerde çeşitli araçlarla izleyebilir hale gelmiş olmamız. Bir filmi sinema salonlarının kocaman perdelerinde de izleyebiliyoruz, bir seyahat esnasında cep telefonlarımızın ekranlarından da.
Önemli değişimlerden biri de filmlerin bu sayede daha büyük izleyici kitleleriyle buluşabiliyor olması. Pek çok ülke sineması dijitalleşme sayesinde hem nicel hem de nitel anlamda bir standart yakalayabildi.
∎ Bu paylaşımlardaki artışa da yansıyor sanki…
Evet. Bu önemli bir gelişme. Dijital çağla birlikte farklı kültürlerin insanları yaptıkları filmlerle kendi dünyalarını başkalarıyla daha kolay ve hızlı bir biçimde paylaşabilme imkânına kavuştu.
“Kompozisyon, renk, çekim ölçekleri, hareket, netlik ve bunlar gibi sinematografinin diğer birçok ögesinde fazla bir değişim olmaz. Ama deneysellik ve yeni kombinasyonlar her zaman olacak.”
Sinematografinin birçok ögesinde fazla değişim olmaz
∎ Teknoloji dünyasını yakından izleyenler son yıllarda sık sık “gelecek sandığımızdan daha hızlı gelecek!” şeklinde özetlenen bir görüşü dile getiriyordu… Pandemi süreciyle birlikte her alanda yoğunlaşan dijitalleşmeyle o sözü edilen “gelecek” geldi galiba… Bu çerçevede sinemanın yarınlarına ilişkin neler konuşuluyor?
Meslek hayatında radikal teknolojik değişimleri yaşamış birisi olarak şunu rahatlıkla ifade edebilirim; buna benzer sözler her zaman söylendi. Üç, beş yıl sonra da benzer şeyler yine konuşulmaya devam edecek. Ancak kompozisyon, renk, çekim ölçekleri, hareket, netlik ve bunlar gibi sinematografinin diğer birçok ögesinde fazla bir değişim olmaz. Ama deneysellik ve yeni kombinasyonlar her zaman olacak.
Sinema, Auguste ve Louis Lumière kardeşlerin kamerayı çalıştırmaya başladığı 1895 yılından bugüne serüvenini dönüşerek sürdürdü. Salonlar azalır, dijital platformlar artar… Bildiğimiz televizyon kanallarının izleyicisi azalır ama internet ortamındaki kanallar artmaya devam eder… Sadece izlenen mecralar değişir. Sonuçta kaliteli yapımlar artarak izlenmeye devam eder. Daha çok izlenme daha çok film yapılmasını getirir. Bu da gelecekte daha çok sinemacının olacağı anlamına gelir.
En önemli dijital dönüşüm kameralar
∎ Dijitalleşmenin sinemaya yansımaları hangi noktalarda odaklanıyor?
Bunu yapım aşamalarını sıralayarak anlatayım; preprodüksiyon, prodüksiyon ve postprodüksiyon.
Preprodüksiyon yani çekim öncesi hazırlık bir yapımı gerçekleştirme isteğiyle başlar, senaryo ile devam eder. Oyuncu seçmekten tutun da kostümlerin hazırlanmasına, mekânların bulunmasına ve hazırlanmasına kadar her şey bu aşamanın içindedir. Örneklendireyim; bir araç içi sahne çekmek istediğinizde aracı hiç hareket ettirmeden green ya da blue fonda çekim hazırlıkları yapabilirsiniz. Ya da Video Wall sistemi için dijital bir ön hazırlık yapabilirsiniz.
Prodüksiyon kısmındaki en önemli dijital dönüşüm, kameralar. Örneğin ben “Babam” filmini Arri Alexa SXT dijital kamerayla çektim. Kullandığımız monitörlerimizden, uçan kamera drone’lara kadar her şey dijital. Ses kayıt cihazlarımız dijital.
Son olarak postprodüksiyon aşamasında görüntü ve ses montajları da dijital ortamda yapılıyor. Renk uygulamalarını gerçekleştirdiğimiz Colour Grading, CGI (Computer Genaration Imaging) ya da VFX ( Visual Effect) gerektiren işlemler de doğal olarak dijital postprodüksiyon ortamında gerçekleştiriliyor. “Life of Pi” filmindeki kayığın içindeki kaplan CGI tekniğiyle bilgisayarda üretiliyor. Yine yangın ya da silahın ucundan çıkan alev gibi görsel efektler VFX tekniğiyle yeşil veya gri fonlarda çekilen görüntülerin key’lenerek istenen görüntülerin oraya yerleştirilmesiyle dijital ortamlarda elde ediliyor. Görüleceği gibi her şey dijital.
Netflix farklı bir sunum gerçekleştiriyor
∎ Dijital platformların sinema ve televizyonla ilişkilerini hem dünya açısından hem de ülkemiz açısından nasıl okumalıyız?
Dünyanın büyük televizyon kanalları dijital platformlarını hayata geçirdi. Ancak Netflix gibi sadece film ve dizi gösterimi yapan dijital platformlar farklı bir sunum gerçekleştiriyor. Netflix her ülkede o ülkenin film ve dizilerini de kendi bünyesine alıyor. Kendisi dizi de çektiriyor, başka bir yapımcının filmini de gösterime sunuyor.
Ülkemizde de çeşitli dijital platformlar oluşturuldu. Kimi, youtuber’ları transfer ederek, kimi diziler çektirerek kanalının izlenirliğini artırmaya çalışıyor, kimi de daha kısa projelerle yurtdışında daha önce denenmiş yöntemlerle seyirci bulmaya çalışıyor.
∎ Peki, kamu…
TRT de dijital bir platform hazırlığında.
∎ Ne zaman yayına geçecek, yakında mı?
Onu bilmiyorum. Ama çok çağdaş bir adım olarak görüyor ve destekliyorum.
“Tekelleşme ihtimalini yok sayamayız. Sektörün efendileri buraları da kontrol ediyor ya da etmeye çalışıyor.”
Kültürel destekleme projeleri şart
∎ Sektördeki güçsüz kuruluşlar dijitalleşme sürecinden nasıl etkileniyor?
Geçiş süreci yaşanıyor. Tabii ki kaliteli yapımlara ulaşabilmek açısından olumlu. Ancak tekelleşme ihtimalini yok sayamayız. “Sektörün efendileri” buraları da kontrol ediyor ya da etmeye çalışıyor. Bunun olumsuz etkileri uzun dönemde net olarak ortaya çıkabilir. Ama bugünden başlanarak oluşturulabilecek bazı kültürel destekleme projeleriyle ağır bir fatura ödenmesinin önüne geçilebilir, bu şart gibi görünüyor.
Donanımlı insanların önü açılıyor
∎ Dijitalleşmenin yapım sürecine, finansmana, istihdama etkileri nasıl?
En önemli teknolojik yenilik dijital kameralar. Bir projede sette aynı anda daha çok kamera bulundurabiliyoruz. Her kamera aynı zamanda onunla çalışan ekip demek. Kaliteli ekip de kaliteli yapım demek elbette.
Film materyali kullanmadığımız için tekrar çekme şansımız artıyor. Dijital kameralar ışığa daha duyarlı olduğu için daha az ışık malzemesiyle çekim yapabiliyoruz. Bir platoda yeşil fon kullanarak istediğimiz ülkede çekim yapıyormuşuz gibi görüntü elde etme şansımız var. Bunların hepsi yapım maliyetlerini azaltıyor, işimizi kısmen kolaylaştırıyor. En önemlisi sağlanan finans rahatlığıyla sektörde bilgili ve donanımlı yeni insanların yer almasının önü açılıyor.
“Sektörde görüntü eğitimi alanında duyulan ihtiyacı karşılamayı ve dünyanın her yerinde proje çekebilecek yetkinlikte görüntü ekibi çalışanları yetiştirmeyi hedefliyoruz.”
Eğitim hayat boyu sürmeli
∎ Sağlıklı bir gelecek açısından atılacak adımlar, alınacak önlemler neler olabilir?
Her tür teknolojik yenilik anında ülkemize geliyor. Bu sinema ve televizyon için de geçerli. Dünya şu anda hangi kamerayı, objektifi, montaj programını kullanıyorsa biz de aynıları ile projelerimizi çekiyoruz. Dijitalleşme sürecinde en can alıcı konu eğitim. Eğitimle kalitemizi daha da artırarak evrensel standartlardaki proje sayımızı çoğaltabiliriz. Sektörümüzdeki tüm birimler kendi alanlarında gelişmelere ayak uydurmalı, eğitimi hayat boyu sürdürmeli. Ben geçtiğimiz günlerde kendi dalımda bir adım attım ve “59 Akademi”yi kurdum. Görüntü Yönetmeni, Focus Puller (Netlik Asistanı), Dijital Imaging Tecnicion (DIT) ve Kamera Operatörü olmak üzere dört dalda eğitim vereceğiz. Her öğrencimiz bu eğitimlerin hepsini alacak. Sektörde görüntü eğitimi alanında duyulan ihtiyacı karşılamayı, bir meslek kültürü oluşturmayı ve dünyanın her yerinde proje çekebilecek yetkinlikte görüntü ekibi çalışanları yetiştirmeyi hedefliyoruz.
∎ Çok önemli bir adım, başarılar diliyorum… Son olarak dizi ihracatımızdaki artışı sorayım… Dizilerimiz dünyanın değişik coğrafyalarından yoğun bir talep alıyor. Sektöre katkıları hangi düzeyde?
İhraç edilen her yapım sektöre büyük katkılar sağlıyor. Ekonomik girdi daha çok yatırım yapılmasına, teknolojik dönüşümlere daha kolay uyum sağlanmasına ve daha çok istihdama kapı aralıyor. Bütün kriterlerimizin evrensel standartlara erişmesine yol açıyor.
Psikolojik açıdan bakıldığında; ihraç edilen yapımlar üreten herkesin özgüvenini yukarılara taşıyor. Daha kaliteli ve üst düzey işlerin yapılabilmesini motive ediyor. İyi senaryo, iyi yapım, iyi görüntü, iyi ses, iyi renk, iyi oyunculuk… Hepsi bu moralle oluşuyor.
Ege Ellidokuzoğlu kimdir?
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo ve Televizyon Bölümü mezunu. Meslek hayatına 1987 yılında TRT’de başladı. Asistan, kameraman ve görüntü yönetmeni olarak sürdürdüğü görevinden 2005 yılında ayrılarak sinema sektörüne geçiş yaptı. Usta görüntü yönetmeni bugüne dek 76 projede görüntü yönetmeni olarak yer aldı. Ellidokuzoğlu geçtiğimiz günlerde 33 yıllık bilgi birikimini genç yeteneklere aktarmak amacıyla “59 Academy”yi kurdu.
Bugüne dek birçok kurumda eğitimci kimliğiyle görev aldı. Halen Üsküdar Üniversitesi’ndeki öğretim görevliliğini sürdürüyor. Ellidokuzoğlu’nun görüntü yönetmenliğini yaptığı film ve dizilerden bazılarının adları şöyle: Babam (2017), Mutlu Aile Defteri (2013), Girdap (2010), The İmam (2005), Kanıt (Kanal D), Sonbahar (Star TV), Gülbeyaz (Kanal D), Esir Şehrin İnsanları (TRT).